NYC MYSTERY
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


NYC, a city that never sleeps...
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
J. Derrién La Roché
Oyuncu&Mimar
Oyuncu&Mimar
J. Derrién La Roché


Mesaj Sayısı : 10
Kayıt tarihi : 25/07/11
Nerden : Uzaydan (:
Lakap : J.D & Derrién

Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!  Empty
MesajKonu: Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!    Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!  Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 10:16 am

Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!  Di-U7L1 & Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!  Kaya-kaya-scodelario-15975386-100-100

J. Derrién La Roché & Esta Lilith Vondecart
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
J. Derrién La Roché
Oyuncu&Mimar
Oyuncu&Mimar
J. Derrién La Roché


Mesaj Sayısı : 10
Kayıt tarihi : 25/07/11
Nerden : Uzaydan (:
Lakap : J.D & Derrién

Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!  Empty
MesajKonu: Geri: Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!    Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!  Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 11:04 am

Güneşin yerine geçen kara bulutlar ve rüzgar...

Yaşadığı yerden uzaklaşması gerektiğini biliyordu uzunca bir süre. Yaşadığı küçük maceralar sonunda hayatının ölümüne yol açacak gibiydi. Genelde yaşadığı macerayı sarhoşken ya da gerçekten havasındaysa yapıyordu. En son yaptığında ne sarhoştu ne de biri onu buna zorlamıştı. En yüksek binalardan birine çıkmış şehir manzarasını izlerken huzur bulmuştu ama amacı farklıydı. Kendisini burdan aşağıya kuşlar gibi süzülecekti. Yanına aldığı paraşütü sırtına geçirdi ve demire trmandı. Derin bir nefes almasına gerek kalmadan rüzgarı teninde hissedebiliyordu. Gözleriyle sadece aşağıda birikmiş olan polisleri ve arama kurtarma ekibini görebiliyordu. Küçük bir çığlık atarak paraşütünü açtı ve aşağıya süzüldü. Polisler ise sadece birkaç azarla yetinmişti. Sonrada onu bu şehirden birkaç haftalığına uzaklaştırmışlardı. Bu sadece 2 güncük yaptığı delice haraketler içindi.

Evdeki eşyalarını bir bavula tıkıştırdı Derrién. Sonra da Çalışma masasındaki projelerini ve senaryolarını ve onları evrak çantasına koydu. Bavullarını kapının önüne yerleştirdi ve mutfağa yöneldi. Mutfakta oturmuş kahvesini içen ablasına çevirdi gözlerini. Buradan ayrılacağı için ablasına bırakmıştı evi. '' Hadi ama sadece bir hafta. Zor değil. Hem para da bıraktım. Eğlenirsin gece gündüz '' dedi gülümseyerek ve kahve doldurdu bardağına. Birkaç yudum aldıktan sonra yavaş adımlar ile mutfaktan çıkmaya koyuldu. Arkasından gelen ablasını hissedebiliyordu. Kapıya gelince arkasına döndü ve ablasına sarıldı. Duygu sömürülerini sevmezdi ama ablasıydı bu. Yapmayınca kendi değil ablası üzülüyordu. Aslında bunu da pek umursamıyordu ama yine de yapıyordu. Sıkıca bir birlerine sarıldıktan sonra ablasının öğütlerini dinlemeye koyuldu sıkıntılıca. Sonunda bitince gözlerini devirdi ve bavullarını eline alarak arabasına gitti. Arka bagajı açarak bavullarını ve çantasını koydu.Sonra da arabasına şöyşe bir uzaktan baktı. Beyaz ve parıl parıldı.

Spoiler:

Hızla arabaya bindi ve Empire'e yol aldı. Bu oteli oldu olası seviyordu. Birkaç saate orada olurdu J. Arada kırmızı ışıkları kaçırsa da iyi bir sürücüydü. Yolda birkaç bayan belki de sadece arabaya binmek olsun diye otostp çekmişti. Buna karşılık ilgilenmeyerek gülümsemişti. Otelin önüne geldiğinde Arabasını anahtarını teslim etti ve bavullarını bagajdan çıkardı. Çıkarmasıyla genç bir çocuğun elinden almasıyla irkildi. '' Hoş geldiniz Bay Derrién. '' dedi ve bavullarla birlikte otele girdi. Hemen arkasından da Derrién girdi ve derin bir nefes alarak yürümeye başladı. Rahatlamıştı. Oteldeki sıcak renk ve ortam onu yumuşatmıştı. Oturma takımlarına doğru yürüdü ve koltuklardan birine oturdu. Arkasına yaslandı. Birkaç dakika sonra bavullarını taşıyan genç odasının anahtarını Derrién'e uzattı. Anahtarı aldı hızlıca ve yerinden kalktı. Bar kısmına geçerek içmeye başladı. Koktely'den tekilaya doğru... Viski'nin yerini hiçbir şey tutmazdı J.D için ama tekila da iyiydi. İlk önce pamağını tuzladı sonra limon ağzına götürdü ve arkasından tekilayı içti. Boğazını yakan içkiyle kendine geldi. Arada efkar yapar içerdi böyle ama zararsızdı. Sadece iki gün olmuştu ayrılalı. Belki de içmesinin nedeni buydu.

Gece yarısını çoktan geçmişti zaman. Yavaş yavaş yerinden kalktı. Etrafı dönüyordu ve dengesini bulamıyordu. Islık çala çala ilerliyordu. Artık ona laf eden olmuyordu bu otelde. Herkes onu tanıyordu. İçiyordu ama kavga çıkarmıyordu. Zaten genelde böyle olurdu bu otelde. İçer içer kavga etmeden odana gidersin. Sonra yatağına uzanır uyuya kalırsın. Kendine gelmen için kahve yapacak kişi bile bulunmazdı.

Oda katına geldiğinde oda numarasına baktı. 327 numaralı odaydı. Yanlış görmediyse iyiydi. Beyaz kapıya doğru ilerledi ve anahtarı deliğe sokmaya çalıştı. Her deneyişinde olmuyordu. '' Lanet olsun! Nasıl bir oda bu böyle. Kendi anahtarı bile açmıyor '' diye söylendi. Ve denemeye devam etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Esta Lilith Vondecart
Fotoğrafçı
Fotoğrafçı
Esta Lilith Vondecart


Mesaj Sayısı : 67
Kayıt tarihi : 23/07/11
Nerden : healloooöööüü, Şi iz e İngliş Göğl
Lakap : Ess. Joyce için Estapitipiti.

Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!  Empty
MesajKonu: Geri: Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!    Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!  Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 1:09 pm

Senin için mahsuru varsa benim için uygundur.
Elinde polaroid fotoğraf makinesiyle etraftakilerin pek dikkatini çekmiyordu. Zaten etrafındaki kişilerin hepsinin elinde bir fotoğraf makinesi vardı ve hepsi gün batımı manzarasını kareye almaya çalışıyordu. Gülümseyerek başını ayaklarının altındaki toprağa çevirdi Esta. İngiltere topraklarından çok da farklı değil diye düşündü. "Ne kadar farklı olabilir ki, aynı dünya burası." diye mırıldandı. Yine de İngiltere'yi düşünmek canını sıkmıştı. Çok uzun zamandır düşünmeme konusunda ustalaşmıştı ve bir toprak parçasının bu kuralı bozdurmasına sevinmedi. Bulabildiği en büyük kayanın üstüne oturdu.

İngiltere'den reşit olur olmaz on sekiz yaşında ayrılmıştı. Hiç bir tanıdığı olmamasına rağmen Amerika'ya geldi. New York'un o şatafatlı yaşamına ayak uyduramadı, tökezledi. Bu ona artık evinde değil bambaşka yerlerde yaşadığının kanıtı gibi oldu. Yapabileceği tek şeyi yaptı, fotoğrafçı oldu. En başta bir ajansa girmesi kolay olmadı tabi. Sonra çıkması da öyle. On sekiz yaşında yetenekli ve saf bir fotoğrafçı bulunca adam işini garantiye almak istemiş ve Esta'yı kullanmaya başlamıştı. Ess yeteneğini keşfettikten sonra çıkmak isteyip de çıkamayınca yine yapabileceği tek şeyi yapmıştı, şantaj. Adamın metresiyle olan fotoğraflarını masasının üstünde küçük sevimli bir notla görünce Esta da sırıtarak ajansın kapısından çıktı. Şimdi serbest çalışıyordu ve bunun en iyi yanıysa istediğini yapabilmesiydi.

Bir kaç fotoğraf çektikten sonra geldiği grupla birlikte New York'a döndü hava karramıştı ve aklındaki anılarla eve gidip orayı da kirletmek istemiyordu. Şehrin ortasında gözlerini kapatmış dururken göz kapaklarının bile arkasına geçen ışık onun yerine karar verdi. Empire Hotel! Neredeyse koşarak karşıya geçti ve hotele adımını attı. Buraya bir çok kez gelmişti ama her seferinde büyülendiğini gizleyemiyordu. Bir oda isteyip odasına çıktı. Eşyalarını odanın ortasına bıraktı ve aşağıdan gelirken aldığı kahveyle birlikte koltuklardan birine yığıldı. Çektiği fotoğraflara göz atarken kapıdan bir tıkırtı geldi. Sanki biri kapıyı açmaya çalışıyordu. "Hadi canım burası bir otel." diye mırıldanmasına rağmen içindeki kuruntuya engel olamamıştı. Ayağa kalkıp eline çantasını aldı "Silahlıyım ve gerçekten çok tehlikeliyimdir. Ciddiyim kara kuşak eğitimim var. Ah tanrım boş versene." Kapıya yöneldi ve ani bir hareketle kapıyı açtı. Karşısında sarhoş yakışıklı ve muhtemelen 30lu yaşlarında bir adam duruyordu. Şaşkın bakışlarını Esta'ya dikmiş ne işin var burda dercesine kızı süzüyordu. Üzerindeki ince pijamalardan az da olsa utanan Ess "Benim odamın kapısını açmaya çalıştığınızın farkında mısınız acaba?" diye sordu ama bir cevap alamayacak gibiydi. Adamı kolundan tutup içeri çekip içeri çekerken diretince "Gir şu lanet olası odaya." demesiyle içeri alabilmişti adamı. Bir kaç bardak kahve koydu önüne ve iyice kendine gelmesini beklemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
J. Derrién La Roché
Oyuncu&Mimar
Oyuncu&Mimar
J. Derrién La Roché


Mesaj Sayısı : 10
Kayıt tarihi : 25/07/11
Nerden : Uzaydan (:
Lakap : J.D & Derrién

Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!  Empty
MesajKonu: Geri: Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!    Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!  Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 11:08 pm

Kapı açılınca duraksadı ve baştan aşağıya karşında duran bayanı inceledi. Güzel ve seksiydi. Özellikle pijamaları içinde şeker görünüyordu. "Benim odamın kapısını açmaya çalıştığınızın farkında mısınız acaba?" Sesi de kendi kadar güzel va narin diye düşündü Derrién. Kadının eliden tutup içeri çekmesiyle diretti kendini. Bir yandan da söylendi gülümseyerek. " Bu kadar aceleye gerek yok tatlım " dedi. Diretmeye devam etmesi kadını sinirlendirmiş gibiydi. Ağzından çıkan birkaç sözcükle kendini oda da buldu J. Odaya girdiğin de duvara yasladı sırtını ve derin bir nefes alarak kendine gelmeye çalıştı. Sarhoşken pek kendini kontrol edemezdi. Özellikle bir bayanla karşı karşıyaysa. Yavaş adım ama sağlam adımlarla mutfağa doğru ilerledi. Kendini sandalyelerden birine attı. Ve siyah takımının ceketini çıkarıp sandalye arkasına astı. Sonra önündeki birkaç kahveye baktı. Sonra gözlerini kadına çevirdi. " İçinde bir şey yok ya" dedi ve kahkaha atarak bardağı eline aldı. İçtiği ilk iki yudumun tadı iğrenç gelmişti fakat içtikçe güzelleşiyordu. Bir bardağı bitirince az da olsa iyiydi.

Hızlıca oturduğu sandalyeden kalktı. Başı döndü tekrardan. Elini duvara yaslayarak destek aldı ve hızla murtfaktan çıktı. Yatak odasına doğru gitti. Yavaşça kapıyı açtı ve küçük hıçkırıklar arasında konuşmaya başladı. " Kahve için sağolun. Şimdi işinize dönebilirsiniz. Ve odamdan çıkın" dedi ve yatağa kendini atarak gözlerini kapadı. Uyumuyordu aslında sadece dinleniyordu.

Her gözlerini kapattığında duyduğu tek şey vardı. Annesinin çığlıkları. Neden bunu duyduğunu bilmiyordu. Belki de annesinin sesini hediyede bulunmuştu Tanrı. Her çığlık sesini duyduğunda içinde kanayan bir yara daha oluşuyordu sanki. Yeniden kanayan ve tekrar kanayacak olan yara...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bir Başlangıç mı yoksa Hata mı?!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
NYC MYSTERY :: New York City :: Empire State Binası :: Empire Hotel-
Buraya geçin: